Propolis, polen, arı sütü ve bal gibi tamamen doğal şekillerde arılar tarafından üretilen bir maddedir.
Arılar, hem soğuktan hem de mikroorganizma saldırılarından korunmak için bitkiler tarafından üretilen reçineyi, tükürükleri ve balmumları ile birleştirerek propolisi oluştururlar. Bu mükemmel bileşen, güçlü ve yapışkan bir maddedir ve aynı zamanda su geçirmezlik ve ısı yalıtımı özelliği sebebiyle kovandaki boşlukların doldurulması, kovan ağzının küçültülmesi için de kullanılır.
Arıların kovanlarını korumak, bakteri ve mantarları uzak tutmak ve kovanın hijyenini sağlamak için kullandıkları propolisin bu özellikleri, binlerce yıldır insanlar tarafından da keşfedilmiş ve kullanılmıştır.
"Propolis" kelimesi, Yunanca "pro" (ilk ya da savunma) ve "polis" (şehir) kelimelerinden türetilmiştir. Bu ad, tamamiyle arıların kovandaki işleviyle ilişkilidir. Arılar, kovanlarını propolis ile kaplayarak dış etkenlere karşı korurlar. İşte bu nedenle, propolis "şehir koruması" olarak adlandırılmıştır. Arıcılar ise propolise yapışkan yapısı nedeniyle arı zamkı ismini vermişlerdir.
Propolis'in keşfi, tarih öncesi dönemlere kadar uzanır. Mısır, Antik Yunan ve Roma gibi eski medeniyetler propolisi tıbbi amaçlar için de kullanmışlardır. Eski Mısır'da propolisin, mumyalama işlemi sırasında kullanılan önemli bir bileşen olduğu bilinse de, ilk kez Antik Yunan döneminde keşfedildiği ve adlandırıldığı düşünülmektedir. Antik Yunan döneminin ünlü isimleri olan hekim Hipokrat, tarihçi Herodot ve filozof Aristoteles arılar üzerinde çalışmalar yapmış ve günümüze kadar ulaşan eserlerinde propolisten bahsetmişlerdir. Özellikle Yunan filozof Aristoteles, arıların çalışmasını saydam kovan kullanarak incelemek istemiş, ancak kovanın koyu renkte mumsu maddeler ile kaplanarak saydamlığını yitirdiğini bildirmiştir. Romalılardan kalan eserlerde ise propolisin yara iyileştirme, cilt problemleri ve enfeksiyonlar gibi birçok tıbbi amaçla kullanıldığı görülmektedir.
Ayrıca, propolisin ahşap koruma ve vernikleme veya cilalamada kullanıldığı ve cilalanması sırasında propolis kullanılan kemanların 400 yıldan fazla sağlam kalarak günümüze kadar ulaştığı bilinmektedir.
Propolisin bileşimi, bitkilerin çevresel koşullarına ve arıların bulundukları bölgeye bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Genellikle flavonoidler, fenolik asitler, terpenler ve balmumu gibi doğal bileşenler içerir. Bu bileşenlerin bir araya gelerek propolisin biyolojik aktivitelerini ve sağlık yararlarını etkilediği düşünülmektedir.
Sonuç olarak; propolis doğanın bize hediye ettiği gizemli bir maddedir. Arılar tarafından üretilen bu özel bileşen, binlerce yıldır insanlar tarafından çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Propolis, arıların kovandaki işlevlerini yerine getirmelerine yardımcı olmanın yanı sıra, saf ya da başka doğal ürünlerle kombine bir şekilde kozmetik ve sağlık ürünlerinde kullanımı günümüze kadar uzanmıştır. Propolisin kimyasal bileşimi ve biyolojik özellikleri, son yıllarda araştırmacıların çalışmalarına konu olan ve modern tıp tarafından da dikkate alınan bir araştırma alanıdır.